THY Grevinin 373. gününde grevdeki işçilerden Meltem Çelik ve Doğa Mutluer ile grevi ve Taksim Gezi Parkı isyanını konuştuk.
Çelik ve Mutluer, grevin nedenlerini, artan yolcu ve sefer sayılarına rağmen azaltılan personel sayısını, iş yüklerini, işlerindeki zorlukları anlattılar. Ayrıca Çelik ve Mutluer ile THY yönetiminin tavrı ile Gezi Parkı isyanına yol açan tavırlar arasındaki benzerlikler üzerine de konuştuk.
Grevdeki THY işçileri ile gerçekleştirdiğimiz söyleşinin kaydını aşağıda dinleyebilirsiniz:
Programımızın gerçekleştiği gün (5 Haziran Çarşamba) THY işçileri seslerini duyurabilmek ve Gezi Parkı İsyanına destek olmak için Taksim'deydiler:
THY işçilerinin örgütlü olduğu Hava İş Sendikası'nın grevin nedenlerini anlattığı metnini de dinleyici ve okuyucularımızla paylaşıyoruz:
Değerli Yolcularımız Yurttaşlarımız;
Biz THY çalışanları uçuş emniyetiniz, sağlığımız, haklarımız, çalışma koşullarımız için, işverenin kural ihlallerini önlemek için, yorgun uçmamak için, bozulan iş barışı ve huzurunu sağlamak için 15 Mayıs 2013 tarihinden buyana THY'de grevdeyiz.
THY' de sorun ne?
Sizlerin, ailenizin çocuklarınızın uçakla bir yerden bir yere emniyetle yolculuğunu sağlayan yalnızca uçaktaki koltuk kemerleriniz değildir.
Hava-İş sendikası, yolcuların emniyetini çalışanların yorgunluğu ile direkt ilişkilidir.
THY hızlı büyüme ile artan uçak ve sefer sayıları nedeniyle uçuşlarını minimum sayıdaki personel ile gerçekleştiriyor. Sadece son dört aylık sefer ve yolcu artışları bile %20’e fazla.
Ancak THY Avrupa’da verimlilikte ilk sıraya yerleşti. Personel başına düşen 2184 yolcu ile Avrupa birincisi. Ancak ödüllendirileceğimize cezalandırılıyoruz.
Geçen yıl grev hakkımız elimizden alınmaya çalışıldı. Bu toplu iş sözleşmede ise grevimiz siyasi iktidar, havayolu patronları ve kolluk güçlerince kırılmaya çalışıldı.
THY Yönetimi sadece toplu iş sözleşmesinde uyuşmazlık yaratmıyor, THY işyerinde sendikalı toplu iş sözleşmeli düzeni ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Daha düşük ücret ve çalışma koşullarında işçilerle işleri yürütmek iştiyor. Kazanılmış haklarımızı yok etmeye yöenliyor.
Sendika bu nedenlerle grev kararı almak ve uygulamak zorunda kaldı.
Neden Yolcu emniyeti?
Havacılık sektörü 24 saat çalışmayı gerektiriyor. Ancak bu özellik insan fizyolojisini tehdit eder; yorgunluğa, performans azalmasına yol açar (jetlag) ve güvenlikle ilgili tehlikelerin doğmasına yol açar. NTSB (Amerikan Ulusal Taşımacılık Güvenliği Kurulu) çalışmalarına göre yorgunluk, ulaştırma kazalarının (hava, deniz, yol, demiryolu) % 30'una yol açmaktadır. Ticari havacılık operasyonlarında ölümlü kazaların % 70'i insan hatasıyla bağlantılıdır. Yorgunluk ise toplam ölümlü kazaların 20'sine yol açmaktadır.
Kabin ekibi üyeleri uçaklardaki yüzlerce güvenlik ekipmanını yönetmektedirler. Bu nedenle kazalarda hayatta kalma oranının artıyor olmasına şaşırmamak gerekir. Bir kaza anında güvenlik prosedürlerini uygulayan kabin ekibidir.. Kabin ekibi üyeleri yaşamla ölüm arasında bir fark yaratabilirler.
Uyku fiziksel yenilenme durumudur. Uyku gece çalışması ile, zaman dilimi değişikliği ile ve erken kalkma durumlarında genellikle azalır. Bu iki etken bir araya gelince kandaki alkol seviyesi % 0,08 düzeyine çıkar. Bu yorgun uçan bir pilot için atikliği ve dikkatin ortadan kalkması anlamına gelir.
Kabin ve kokpit ekibi üyelerinin aşırı yorgunluğu bu nedenle ölümcüldür. Sendikamızın yıllardır üzerinde durduğu bu konu sadece üyeleri için değil bir tüketici hakkı olarak yolcularımız için de çok önemlidir
Teknik bakım ve yer hizmetleri çalışanları baskı altında
İşinden olma korkusuyla stresle çalışan ve yoğun iş yükünün kısa sürede bitirilmesi için baskıya maruz kalan uçak bakım teknisyeninin bu zor şartlar altında yapacağı küçük bir bakım hatasının nelere mal olabileceğini bir düşünün!
Daha ucuza mal etmek için taşerona devredilen yer hizmetlerinde kölelik koşullarında günde 16 saat çalıştırılan işçilere emanet edilen işlerde ne kuralsızlıklar yaşandığını biliyor musunuz?
Havacılık bu hizmet zincirinin en zayıf halkası kadar emniyetlidir. Yıllarca edinilmiş tecrübeler ve bilimsel araştırmalar bunu gösteriyor.
Ne istiyoruz?
Biz; Ay içinde değişmeyen sosyal hayatımızı paramparça etmeyen planlama istiyoruz.
• Uzun menzil uçuş görevlerinde 24 saat yerine 36 saat dinlenme talep ediyoruz.
• Boş günlerimizin içine dinlenme süresi girmesin istiyoruz.
• Ev nöbetlerine sınırlama istiyoruz.
• Yedek ekip görevlerine sınırlama istiyoruz
• Gece uçuş sayı ve sürelerine kısıtlama istiyoruz
• THY prosedür kurallarını keyfice değiştirmesin istiyoruz.
• Sağlık raporları işten çıkarma için gerekçe olarak kullanılmasın istiyoruz. Hasta hasta işe gitmek baskısı altında kalmak istemiyoruz.
• Minimum kabin ekibi ile uçurulmak istemiyoruz.
• Günlük mesainin en fazla 13 saat olmasını ve insan biyolojik saatine uygun olarak azaltılmasını istiyoruz.
İşte THY A.O'da tam da bu süreçteyiz. İşverenle yapılan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde işveren yasal görüşme sürecinde sendikamızın hiçbir teklifini kabul etmedi.
Bizler işte bu yüzden YASAL GREV HAKKIMIZI KULLANDIK!
Tüm bunlara ek olarak, toplu iş sözleşmesi maddeleri dışında THY A.O yönetimi geçen dönem anti-demokratik grev yasağı ile yasağa 305 çalışanı bizlere korku vermek için işten çıkardı.
Ulusal ve uluslararası emek güçlerinin destekleri ile 5 ay sonra grev yasağı kalktı ancak bu arkadaşlarımız işsiz bırakıldı. Mahkemeler ve bilirkişi raporları bu arkadaşlarımızı haklı buluyor ve işe iade ediyor. Şimdiye kadar 190'den fazla üyemiz işe iade kararı verildi. 65’nin işe iadesini Yargıtay onadı. Ancak THY Yönetimi bu kararları da uygulamıyor.
İşte sendikamız ve biz çalışanlar, işten çıkarılan bu arkadaşlarımıza yapılan haksızlık da sona erdirilsin istiyoruz. Bu arkadaşlarımız işlerine kavuşsun, işyerinde barış ve huzur olsun istiyoruz.
Bizim derdimiz haklarımıza, sendikamıza, toplu iş sözleşmemize, onurumuza saygı. Tek dileğimiz bu.
GREVDE OLUP BİTENLER
Daha grevin başlangıç saatlerinde olağanüstü güvenlik tedbirleri ile işçiler üzerinde greve katılmamalarını sağlamak için tehdit ve baskılar oluşturulmuştur.İşyerlerinin içi dâhil biber gazı cop ve gaz maskesi kuşanmış çevik kuvvet güçleri greve katılmak isteyen üyelerimizin dışarı çıkmasını ve grevi başlatmak için görevli grev nöbetçilerimizi işyerlerin içine girmesini engellemişlerdir.
Grev için büyük öneme sahip ve 8 bine yakın kabin memuru ve pilotun üyemizin bulunduğu Dış Hatlar girişi polisçe tamamen işgal edilmiştir. Grev yasağına karşı çıktıkları için işten çıkarılan 305 işçimizin 353 gündür direniş etkinliği yaptığı bölüm zor kullanılarak dağıtılmış greve katılımı destek vermek için gelen üyelerimiz güç kullanılarak bu bölgeden çıkarılmıştır. THY Genel Müdürlüğü önüne grev çadırı kurulmasını bile hala izin verilmemektedir.
Ülkemizde Anayasa ve 6356 sayılı yasa ile güvence altına alınmış grev hakkının bu denli engellemeye tabi tutulduğu bir grev herhalde yaşanmamıştır.THY ‘nin onurlu grevcileri her türlü baskı ve engelleye karşı insanlık onuru ve sendikal haklar için grevlerini sürdürüyor.
THY Yönetimi grevi kırmak için yolcuların uçuş emniyetini ortadan kaldıran ihlal ve kuralsızlıklara devam ediyor.
Grevi başarısız kılmak amaçlı zorlama ve hukuksuzluklarla oluşacak bir kaza kırımın idari olarak sorumlusu ilk planda THY Yönetimi olduğu kadar, bütün bu kurumlarda hukuki olarak sorumlu olacaktır.
Ancak biliyor ki bu grev bu kararlıkla sürdükçe kazanan biz olacağız. Tüm halkımızın uçak yolcularımızın bu mücadelemize destek olacağını hak mücadelemize omuz vereceğine inanıyoruz. Saygılarımızla
YAŞASIN THY GREVİMİZ
YAŞASIN THY İŞÇİLERİNİN ONURLU MÜCADELESİ
Yorumlar
Yorum Gönder